Wednesday, June 20, 2012

güncelle-me!

yere yığılmama ramak var
bir el tutsun
yüzümün üstüne düşmeyeyim
gözkapaklarım açılsın ve görsün gözlerim bu sefer düşmediğimi
avuçlarımın içinde küçük taşlar olmadan
alıyım kafamı ellerimin arasına 
bağırdıkça kısılan sesimi duyurayım
tutmuyorum kendimi yoksa
bırakıyorum çekime bu sefer..
yaşamak değil bu.

Monday, June 11, 2012

e. .

davet edilmediğim
iki tarafın yabancısıyım
4 sıra arkanda sol baş köşedeyim..

neyin inadıysa bu kendime ettiğim
bırakmayı dileyecek duruma gelmek istememem
2 tura 3 yazıyla karşındayım..

dalıp gidiyormuşum ya
inkar etmekten yorulur muyum bir yaz daha peki..

bildiğimi sanıyordum
dinlemeyi öğrenemediğimi farkedene dek
ve hala aklımın kabullenemediği
bu kadar sevgisizliği hak edecek ne yapmıştır insan..

eskisi gibi..
aksini düşünmem için bir sebep yok zaten.

Sunday, June 03, 2012

eşkiya.

02.40- bende geceleri yıldızları seyredirem, ama seni görmemişem.. yaşadığını anlamışem.. geleceğin günü beklemişem.. sesim, şimdi bana çok tuhaf geliyi, sankim başkasi konuşuyi, ben dinliyem.
- ben ömrümce bu dakka için yaşadım.

malum aşk hakkında atıp tutmasını çok seven toplumuz ya bu melankoli dolu bereketli topraklarda, inişlerimiz ve çıkışlarımızdan ibaret eşsiz yaşamımız;  varlığından kuşkuyla yokluğundan memnuniyetsiz egolarımızı tatminle geçip giderken şu an (varsa) sevdiğiniz ya da sevdiğinize inandığınız kişiyi düşünün, bir ömür boyu onun yanında olmayı isteyip de bunun asla gerçekleşemeyeceğini söyleyin kendinize.. vuslata varamamak göğüs kafesinizden karın boşluğunuza dolsun o ince sızıyı hissedin bir an, vazgeçmenin altında ezilen kalbinizin sesine kulak verin, kalbiniz durmaya yakın bu ses doğdunuzda annenizin saçlarının kokusunu hatırlatsın size.. bu koku; babanızın yüzünü son gördüğünüz anın nefesiyle dolsun ciğerlerinize, bu nefes; gözlerini daha açamayan yeni doğan kardeşinizin parmaklarına ilk dokunduğunuzdaki bağı işlesin tekrardan vücudunuza gereken kanı pompalamak için çaresizce çalışan kalbinize.  eğer o ince sızıyı hissedemiyorsanız, o insanla evlenin ve bir gün mutlu olacağınıza inanarak yaşayın ömrünüzün sonuna kadar, zira siz sadece insansınız. gerçek aşk bu kadar tanrısalken zamanın her diliminde, kimse mutlu olmaya eşkoşmaz aşk denen duyguyu, ona inanmayı bıraktıkları an gazabına uğrayacakları hissine kapıldıkları bir dünyada.. mutsuzluk ağır gelir, sanki içinizde bir başkası konuşur, siz dinlersiniz. ve tanrının hep içinizde olduğuna inanıp, koşulsuz biat edersiniz varlığına.
Free Hit Counter