Tuesday, February 26, 2013

zonguldak '13.

bir ağaç gölgesi bile değilim,
bırak üzerine titremeyi telaffuz edişimi..
içimde hiç bir organ yok ki
inkar etsin artık seni,
ne bir sıkışma,
ne kuru bir öksürük..
capcanlı bir keder bu içimdeki..
senden miras değil belki ama
sana kiracı..
ve evet beş parasızım almazsın beni içeri.





olsun..
(ölsün.)

Sunday, February 24, 2013

ben arda kalan, adım dayanamayan.

ben devam edemeyeceğim galiba dedi biri.
bu hikaye beni de tuttu, midem fena diye cevapladı diğeri.
bundan böyle aynı yatakta, ayrı yatacak-larmış  yan-a-yana
diye akıl verdi arkadaşının arkadaşı.
birde arada kaynacaklar peydah oldu şimdiden..
yapma dedim değil mi,
yap-ma.
ama yapacaksın.
mevsimi değil şimdi eriğin,
görevli hamile için mi soruyorsun dedi,
pendik'te hali var diye tarif etti bozmadan dinledim..
nasıl diyeyim o'na diye,
bu saatten sonra olsa olsa
başkasından olacak o da olursa kızımın adı olur diye geçirdim içimden,
o da annem yetişemeyip aramızdan ayrılırsa,
yoksa buna hayatta izin vermez,
senden bahsetmiştim çünkü o'na.
bittiyse uzanıyım cam kırıklarının üzerine.
şaka değil bak gerdanındaki iz ondan oldu geçen rüyamda gelmiştin ya hani
sabaha yakın..
ben ben ben..
yapacak bir şey yok cidden..
bu gece.

Sunday, February 17, 2013

duygusuzluk..

..
ilgi değil sevgi isteyen bir kız çocuğu.
zayıflığın beden bulmuş hali o'nun tanımıyla,
elini tuttuğum.
hayatımın en sağır günlerinden geçiyorum,
iğneleyen bir sese cevap veremeyip susuyorum her defasında.
iyi kimdir sorusu hep bir önce iyi misin sorusundan..
ölüyorum bak bu sefer deyip yine ölememek gibi.
korkuyorum vakitsiz nöbetlerden.
hiç bu kadar üşümemiştim çıplakken.
ısınamıyorum bir başıma.
şeffaflaştı ya artık göz kapaklarım,
koruyamayacak görmemem gerekenlerden beni..
...
..
duvara bir çentik daha.
saymıyorsun değil mi?

Friday, February 15, 2013

sevgilim ay..


















.. belalısı güneş.

Sunday, February 10, 2013

işte bu yüzdendir ki 'yavrum' iyi olmaktan başka çıkar yolumuz yok senle bizim.

büyülenmek*
böylesine hem de..
Asaf'ın dediği gibi düşmanca değil ama.
anlatıyordum kendime,
geçen seni rüyamda gördüğümdeydi demek
sabahına uyanır uyanmaz yazdığım hani
karşımda dururken sen
belleğimde dondurduğum o son kare'ni..
doğurduğum bir çocuk gibi;
anası-babası sen
senden olma, benden doğma
sana olan aşkıyla..
ne yıldızlar'ın, ne ay'ım görünüyor,
sadece yağmurlu gecesi var bir başkasının..

'' ben seni paylaşır mıydım? '' sorusundan önce,
'' ben bir başkasına  beni paylaşır mıyım? '' şiddetiyle sarsılıyorum bu gece.


*
dürüstlük yoktur,
dürüstlük sahtekarlaştırır.
iyilik büyü şekline döner,
ve insanın büyülenişi çok uzun zaman sürer.

Saturday, February 09, 2013

yüzmeyi öğrenin.

çünkü ben yağmur duasına çıktım
çünkü ben dev dalgalar için yakarıyorum.
yerin yarıldığını görmek istiyorum,
her şeyin onun içine gömüldüğünü,
anne; lütfen yok et hepsini
gömülüp gitmesini izlemek istiyorum
gömülmesini izlemek istiyorum.
silip yok etmeni izlemek istiyorum.
bir kere daha yıkmanın zamanı geldi.
sakın bana kötümser demeyin.
satırların aralarını okumayı deneyin.
neden yapamayasınız, anlamıyorum.
her türlü değişikliği kabullenin.
her şeyin yerle bir olmasını görmek istiyorum…


amin.

Friday, February 08, 2013

no diggity yasin.

mutluluğa bir papatya yaprağı uzaktayım
ama bu gece değil..
beni mutlu edenin,
mutsuz edebileceğinin bilincinde..
kabuk tutmaya başladı bile şimdiden,
küçük bir çizik sadece..
önemsiz küçük bir çizik.
iskandinav balıkçıların bir bildiği olmalı şüphesiz.

Wednesday, February 06, 2013

'88 model Türkan Şoray.

akıl sağlığımın üstüne bahse girerim ki
(elimde tek kalan bu aralar)
gözlerinin ne renk olduğunu tam kestiremiyorum.
bu da şimdi laf mı diyebilirsin
ama özensizlikten değil bu asla..
uzun süre bakamıyorum gözlerine
karşımda dursan dudaklarımdaki
gerilimi dizginleyemem  şu saat
ve.. ve boğazım saniyeler içinde kuruyor..
tabi o an bunu fark etmem mümkün olmuyor genelde
avuçlarım karıncalanmaya başlıyor bazen
yanımdan kalkıp başka bir odaya gittiğinde..
ardından
karnımdaki kadrolu boşluğun
istisnasız her 30 santim yaklaştığında
artan baskısıyla beraber her daim..
biz buradayız alametleri
biz buradayız, alooo
buradayız Yasin, biz burdayız Yaaasiiiinnnnnn diye sayıklamaları..
her seferinde dikkatimi dağıtıyor piç kuruları.
öyle hoyrat ki bazen ünlemlerin..
kendime diyorum şimdi beni çiğ çiğ yiyecek
ve ben kılımı dahi kıpırdatamayacağım gör bak..
kelimelerini tam dudaklarında yakalayacakken
teklifsiz, kestirilemeyen bakışlarına hırpalanan
o dayağı yemeye odaklanan uyarı sistemim de cabası..
kim bilir neler görüyorsun
bakışlarını yönelttiğin karşıdaki duvarı, ardındaki binayı delip geçen
düşüncelerinde..
ben bunları ciddi ciddi merak ediyorum..
lafının kesilmesinden nefret ettiğinde verdiğin o 2 saniyelik
tepkileri karşılama anında girdiğim panik dalgası.
uzanıp sakinleştirebileceğim bir yanardağ varmış gibi
ya da bunun sanrısıyla
dur, dur,
dur,
DUR.
yanacaksın aptal çocuk demen,
der gibi bakman
ya da hiç bir şey demeden anlamamı beklemen.
ben ne yapıyorum. ben ne yapıyorum.
bir uçtan diğerine
karanlıkta kalmış mahallenizde.
kendime yetemezken neler peşindeyim..
sana yetişebilir miyim yürüyerek,
koşarsak beni geçersen 40 metre ileride benim için durup beni bekler misin,
uykunda konuşabilir miyiz hatta?
hiç bir soruma cevap alamayacak olsamda soruyorum işte
bunun bir dialog değil monolog olacağı belli bu akşam..
olsun.





























son olarak..
sahibine bağışlanmak..
bu sence mümkün mü?
(ki aklıma geldikçe diliyorum bunu)
dürüst olmak gerekirse 'bu' diye bahsettiğimiz 'sen'sin.
bir eşya, bir alışkanlık,
bir parfüm bileşiminden ibaret değilsin ki..
aklım almıyor seni..
o yüzden ya bu saçmalamalarım..
konu başlığına gönderme olarak resimlerine baktım Sultan'ın buraya eklemeye..
apışıp kaldım olduğum yerde.
küfrün garanti ama yüzüne desem.
akşamki resim.
sen 1 ay öncesi dedin ama been dayak yemediğim için  sen sayı saymasını bilmiyorsun olsa olsa..
2 ay rahat var.
hiç bir şey
çok güzel olduğun gerçeğini değiştirmiyor.
çok uzattım.
gidiyorum.
seni seviyorum.

Monday, February 04, 2013

söyle uzak sevgilim kaç kardeşin ederim senin?

acısı, uykusu, ilacıydı derken bitiveriyor bak günlerim..
bazı günler eğlenceliyim kabul,
bazı günlerde güneşle selamlaşacak kadar mutluyum aramızda kalsın..
gerçi değişikti hep benim ruh hallerim..
beynim birbiriyle kavgalı iki birey yarım yarım..
çözülmez denklemlerimle ilgili haşır neşirken bir yarısı,
diğer kısma başına buyruk hocası gelmedi diye kırıyorum her dersini günaşırı..
kalbim söz konusuysa
yersiz özlüyorum günün bir anı kah neyi özlediğimin bilincinde olmadan,
kah bir düşünceyi hangi zamanda sıkıştığını hatırlayamadan.
asık yüzüme aşikar biri
'telefonda bir şeyler okurken neden gülüyorsun?' dedi  mesela bugün,
'herkese değil' dedim.
aman, aman ne cevaptı..
ben böyle böyle sonuma yaklaşıyorum gibi
son dediysem bekleyişimin sonuna
trafik lambalarında değişen ışıklar gibi bir değişim bekliyorum
bakındığım her yerde.
bu akşam üst geçitten geçerken yer daha çok kaymaya başladı 
her an ters yüz olacakmış gibi her şey
üstümde arabalarla
hepimiz gökyüzüne savrulacağız  gibi oldum.
açlığın kafası bambaşka
ama gelmiyor içimden bir şey yemek.
yer çekiminin bir cinnetine bakar
yeryüzündeki tüm dengelerin şaşması.
bilerek cennet yerine cinnet yazıyorum bak,
beni öldüreni öldürmeye çalışıyorum bu halimle düşün.
uzun lafın kısası verimsiz zamanlardan geçiyorum.
anlayışını bekliyorum,
bunu okuduysan
ikimizde gidiciyiz demektir çünkü.
zaten ben kırdım,
sen de kırıl bir zahmet der gibi biten gecem.
göz yaşı şişemi bulsam ağlayacağım.
sanki bulsam bana bir neden lazım olacak , boşver bu daha mantıksız şimdi.
uyumak mantıklı, ama uykum yok.
akıl bana, fikir bana.
her şeyin farkındalığından iyi geceler kendime ve uzağımda kalanlara girizgahıyla.
unutmayın ben tam bir şarlatanım fotofinişi..
ve sizi iyileştiremeyeceğim itirafı.
bakmayın yüzünüze karşı küçümsediğime,
saçmalık olan aslında orada o an bulunmam mı diyecektim.
ama işte akıllı sözler aktarma yapar hep,
söz konusu benim ağzımdan çıkmaksa eğer
bir el et allah aşkına gelen taksiye.
neverland'e çek abi, peter'ın hesaba yazarsın.

bu kadar yazıp kendime dahi bir şeyler anlatamamak iyi olmadı ya
gideyim uyayım,
uyuyayım gideyim.

+ acı uykusuydu ilacın değil mi?
- değil.

tamamen alakasız bir bağlamayla
bütün bunlar daha önceden yaşandı ve tekrar yaşanacak.
gibisi yok bu sefer, fazlalıktan değil, hiç olmadı.
..
ne yapıp etmeli, bu kibirle ölmemeli.

Friday, February 01, 2013

iki kelime.






























beni
unutma.








































Free Hit Counter