Sunday, December 30, 2012

son pazar.

hayatım hep şöyle böyleydi..
kalbim hep misafirlikte,
aklım yaz tatilinden hep isteksiz dönendi,
annem endişelenirdi hep adam olmayacaklığıma.
ne zamanki..
hiçliğime kılıf aramaktan sıyırdım kendimi;
hayatım benim,
kalbim senin,
aklım işe yarar,
annem ise mutlu oldu.

çocukların sevdiği dua.

bir kelimeye bakar diyorum ya tek bir kelimeye, 
bana demediğin o bir tek kelimeye. 
've celle senaüke' gibi bir şey bu senin ağzından çıkan.

seni öldü sandım ruhum biliyor musun ?
sensiz yaşamaya alıştırdılar galiba..
özledim.

Saturday, December 29, 2012

raska.

nehrin kıyısından akan küçük bir şehirken, 
duramayıp sonunda bir kadına dökülüyorsun..
ve o kadın senin memleketin oluyor.

Wednesday, December 26, 2012

tdk.gov.tr

adam öyle güzel, öyle tatlı ırzına geçiyordu ki yalan yanlış kullandığı anadilinin..
sanki bilinçli yapıyordu.

çivi.


bazen bir son, bazen bir başlangıç, çoğu zamanda ara bir formun şeklindedir gözlerinizin kenarındaki çizgiler. kimisi yakıştırır, kimisi sorgulayan gözlerle daha da didikler siz onları saklamaya çalıştığınızda kapatıcılarla.
olmayacaklarla, ölmeyecekleri birbirinden ayırt eder; çiviler, arkalarında bıraktıkları boşlukları ve gözlerinizin kenarındaki çizgiler. ve utansanızda kendinize sormaktan o soruyu, kendinizi tutamazsınız cevaplamaya tekrar tekrar.
- çivi çiviyi söker mi?
işte tüm mesele bu.. yoksa istediğiniz kadar betimleyin rüyanızı, sizinkinin bittiği yerde bir başkasının hayali başlar. ve her kim ki birinin hayalinin öznesiyse bir yerlerde, kulaklara çivinin o boğuk sesi gelir tahtadan çıkarken.
kapatıcılar sizi yanıltırken, tahtadan çıkan yamulmuş çiviler vurularak düzeltilir..
ama olan olmuştur her seferinde.. çoktan gönül vermiştir çivi çıktığı boşluğa.

Monday, December 24, 2012

artık acıtmıyor.

varsın hiç bir harita evini göstermesin..
bazılarının kalbinin duvarları yoktur,
çarptığınızda canınızı yakmamak için.


w.fitzsimmons & p. ahn 
i don't feel it anymore*

Sunday, December 23, 2012

iyi geceler inaniel.

dün gecenin aynısına yatıp dün sabahın aynısına uyanana dek bambaşka ruhlara uzaktan bakmaktır uyumak. huzura ya da huzursuzluğa mı denk geleceğini bilmeden.. karanlıkta o duvarda parıldayan fosforlu çizgi var ya.. işte onu geçme, biliyorum çünkü duvarlara tırmandığını uyurken.
ah yasin ah.

Saturday, December 22, 2012

sözde inançlı insanlarsınız ya..

bugün kimsenin kendi küçük kıyameti aslolan kıyametten daha değerli gelmedi  gözüne..
varsa yoksa küçük hesaplarınız, ne olursa olsun iyi hissetmeliyim istenciniz galip geldi.
siz.. sevgi kelebekleri, kendinizi tebrik edebilirsiniz.


kopmadığı sanılan kıyametlere.
saygılarımla.
- saygı önemli tabi.

Wednesday, December 19, 2012

penceremden kar geliyor.


yaralanmış kendilik, yara nedir bilmediği o mekana kavuşma umuduyla geçiştirirmiş yarasını. öyle bir mekan yoksa, gurbet sandığın sadece bir yanılsamaysa bulunduğun el toprağında, hayat sadece annenin karnında doğduğun kadardır sana.

- döndüm ki döndüğüm yerde değildim.

Sunday, December 16, 2012

açlığa doymak.

sizden nefret ediyorum istersiniz,
çünkü sizi ben çok sevdim
beni sallamadınız,
ama ben sizi çok sevdim
siz beni karşılaştırmadınız dahi,
ama ben sizi çok sevdim
ben sizin için yoktum,
hatta hiç var olmadım dahi
ama ben sizi çok sevdim.
hayatınızından geçip gittim
ne fark eder?
ben sizin için hala can veririm her gece.
kedi canımı benim.
varın sevmeyin,
anmayın,
onmayın beni.

Saturday, December 15, 2012

gerekirse mars'a yolculuk.

ben her baharda aşık olmayı beklerim
bunu bana sen öğrettin..
sevmeyi belki de hep yüzüme gözüme bulaştırdım
ama aşk'ı asla.
çizdiğim yüzün,
hançerin,
yere basış şeklin.
bugün  gördüm ya seni
fark ettim ki artık bir ömür boyu
göremeyeceğim.


Wednesday, December 12, 2012

şemsiyemin ucu kare.

bir ah çeker buldum ben'i,
tuttum gülümsemedim bir küçük kıza,
sonra durup utandım,
yar görse gücenirdi diye eğilip öptüm,
kokladım da sen'i.

Monday, December 10, 2012

yasin yasin.

varsın yar benim olmasın, yarası benimle..
ölsem etmem dua ne yar benim olsun,
ne de başkasına yara diyeyim diye..
varsın inançsız bilsinler.

yalağuzun teşne olduğu hedelerdeyim.









































Sunday, December 09, 2012

Teşekkür.

Sevgili kalbim, yarımca aklım
Artık sizlerle bir yere varamayacağım aşikar.
Ben geçiyorum ikinizden de, hem tek hem vaz.

Saturday, December 08, 2012

ne güzel her gün yazacak bir şey var! sondan başa doğru lütfen!


kafamın içinde kadeh tokuşturuyorlar, sessizce delirmek böyle bir şey demek Allah'ım, teşekkür ederim yine kıyamadın değil mi bu kuluna?




novadore
bu ve bunun gibi yüzlerce hikaye, ucuz parfüm kokuları, votka kokusu ve onun saçının üstündeyken hariç nefret edilen sigara kokusu odamda.




novadore
.. bakarım, hala ertesi gün olmamıştır ve fark edilir ki olmayacaktır da. bu kötü bir şey değil, biraz alkolle aşamayacağımız gecemiz yok.




novadore
şanslıysam bir kaç sigara bırakırsın tam olarak 'ben çıkıyorum görüşürüz ' dersin. uzunca bir yürüyüş ya da uyku diyelim, kalkarım ve saate.



novadore
ki sen nefret edersin, donumuza kadar ıslanacağız. en azından ben öyle sanırım. ama saati geldiğinde 'sevgili' erkek arkadaşın almaya gelir



novadore
sonra mı ne olacak? hiç bir şey. son otobüsü kaçıracağız ve bu sefer cebimde taksi parası olmayacak.yağmur altında romantik bir yürüyüş..

Wednesday, December 05, 2012

hazırsak sona doğru ilerleyelim.

bazen hayat size siktiri çekerken çok ciddidir.
çekmecenizden intihar notlarını çıkarmayın hemen.
onunda zamanı var, eceline hangimiz meraklı ki?
sürekli uyku isteği bahsetmek istediğim.
sürekli.
istek.
son.



Tuesday, December 04, 2012

YASSI&D.

hayal etmeye çalışıyorum,
gözlerimi kırpıştırarak..
teni ruhu kadar hassas olanlara güneş ışığının bozucu etkisini..
omuzlarımızın beraber hiç su toplayıp,
soyulmayacağı gerçeği yüzüme çarpıyor.
sonra
gözlerimi kapayıp binlerce beneğin geçişine tanıklık ederken
bir an durup
nefes almadan suya dalıyorum.

blue valentine.

Tecrübelerime göre; bir kadın ne kadar
güzelse, o kadar manyak olur.
Bu da seni delinin teki yapıyor.
Muhtemelen kafayı tırlatmışsındır.
Senin suçun değil ama.
Bu tıpkı herkesin sana farklı
davranması gibi bir şey.
Espri yapıyorsun, komik olmadıkları
halde herkes gülüyor. Delirmemek elde mi?

Aynı anda hem hakaret edip
hem de iltifat edebilmen hoşuma gitti.

Monday, December 03, 2012

ismi konulması gereken bir duygu daha var.

bir sonraki yaşamımızda
ikimizde kedi olduğumuzda
bir şekilde yine karşına çıkacağım
kuyruğumu bir karga koparmış olacak
beni hatırla
beni hatırla
hatırla.

Saturday, December 01, 2012

yetmeyen.

sırf içine sebepsiz nefretin bir damlası düştüğü için kaybolup yiten ne vicdanlar vardır?
ki hangi sebep bunu haklı kılabilir?
bu bana 'yetmeyen' içinde boğulduğum.

Thursday, November 29, 2012

bilemedin.



ömür denen yara almak için türlü delilikler yapmakla geçmiyor mu?
neden delilik? diyenler olursa göbek deliğini açıp, bu bir emrivaki dedirtir gibi.

bilmece.

büyüklerin küçükken dizlerinde, küçüklerin büyükken kalplerinde annelerinden sakladığı şey nedir? 

Wednesday, November 28, 2012

dilsizlerin konuşanlardan farkı.

yarım yanım yarın yanını yokladığında
bir süre özü hiçe sayacağız,
gerektiği kadar..
üstünden geçmesi gereken zaman  kadar zaman geçince
belki.. belki değil kesin diyorum sana
biz zamanı hep yenmedik mi ikimiz diyenlerin aksine.

değiyordur umarım bir yerlerinize,
değiyor mudur acaba bizim yerimize,
değiyor mudur yoksa bizim yerlerimize.
ne desem bir yerlerde asılı kalacak,
dudağım titreyecek,
tut tut tutamayıp yanacak işte o tuz gözlerinde
sattı seni göz göre göre bakamayacak da.
sana inanıyorum ama inanamıyorumda da..
seslileri sessizlerle anlamlı eşleştiremiyecek şu an şu saat
ağzından ne çıkarsa altında kalacağımda gün ışıdığında.
inan biliyorum dedim ya
neyi nerede nasıl bilebilirim ki?
eklemezsem buraya unuturum.
en korktuğum bu.
aklımın içindekilerden başka bir şeye sahip olamayacağımı anladığımdan beri.

schluss.






Thursday, November 22, 2012

dün 3 sene önce yanından kalkarken..



geceleri seni düşünür dururum
sen ve ben ve engelleri.
birlikte olmayışımızın nedeni, 
belki de..
bir çok neden olabilir.

fakat..
yüzüme güldüğünde
uçar içimdeki karanlık..

böyle sürer gider gece
düş ve düşüncelerle..
ve sabah güneş doğarken

geceleri seni düşünür dururum
sen ve ben ve engelleri
birlikte olmayışımızın nedeni
belki de..

böyle sürer gece
düş ve düşüncelerle..

ve sabah güneş doğarken..
düşler bitmiş olur
engeller ve farklar 
aşılmayacak kadar yüksek olur..




her 21 kasım'a olmayacak bir dilek, belki tutar diye.. tutmaz ya, delilik işte.

Tuesday, November 20, 2012

tito öyle üzüldü ki üzüntüsünden 20 sene sonra öldü.

son duamı ederken allah beni terk ediyor.
kendi dağımı kazıdığım defterime notum :
- günüm geliyor buradan da gidiyorum.

ben kim miyim?
- adı dua olan sevgilin.

Sunday, November 18, 2012

zorla halel getiririm ya yatacak yerim yok.

ne isterdin peki?
belki bir olurunu  bulurduk ya da uğraşırdık en azından oldurmaya.
vakit kaybıyla kalırız belki.
abla ve abinin kökünün anne babadan gelmesi gibi
a ve b'ye..
sen tarzı bir pasaj sundum sana
sen ve diğer adlı sen
atarlanasım geldi hem sen esip gürlemeyeceksin ya
bu kadar çok yalnızlık demişsin ya
bilmem ne yaptımının şehrinin bilmem ne yaptımının yalnızlığı sararken halbuki bizi
biz ne yapalım
üstelik dudağımızın üstünde birer santim aralıkla iki benimizde yok bizim
alnımızın çatağına kondurmuş şirin baba bizimkini
bu kadar yalnızlık geçince bende biri eksildi sandım,
tuttum gümbürtünün geldiği yere doğru indim atlet eşortman
bekleme gelmeyecek tutulmuş tüm yollar gibi bu gece gökyüzü
don bekleniyormuş
dön sen geriye
belediye başkanı tüm tuzu atmış bile çorbasına çoktan
elektrikli battaniye stokları ve kar lastiği stokları da tükenmekte dedi az evvel ana haber bülteni
vakit geçiyor mu öylede böylede
kalmış 12 dakikan sağ alt köşeye hızlıca baktım
mouse'un sol tıkı tıklamıyor
solu sağ eyledim
her şey tersine döndü dümyamda
yoksa ben sana yine yazmayacaktım ya
akşam yolda kaldım eve yürürken
kendime söz verdimdi.


whatta fuck diyorum kendime.
taklitçi pezevenk ek olarak.
bugüne bir not düşeyim cidden yapma yasin yapma artık.

Thursday, November 15, 2012

En uzun yol.

taksinin nereye sorusuna eve, en uzun yoldan, tek parça, bir daha gelemeyebilirim. taksici anlamaz.

Monday, November 12, 2012

kaldıysa benden geriye, duy cevap ver her nerdeysen, evet kaşınıyorum hala.

bu hazin masal sonunda 
kim için feda kim feda edilecek?
su an eskiyip dun oldugunda yarın...

bu hazin masal sonunda 
kim için feda kim feda edilecek?
sağ kalan hangisi olacak ruhların?

iki mum,iki yastık,iki kişi,iki yol
bir ruhi bey tedirginligi bende,
ustune kara bulutları koy,
bizim ruyamızda kim olu,kim sag?
yanıtla!
karsimda ayna bombos....

cok uzgunum,yanıtın yok mu bana dostum
cok uzgunum,yalnızlıgına ben dostum
cok uzgunum,nerde,nasıl kayboldum?

iki mum,iki yastık,iki kişi,tek bir hayat
duzene soktuk her seyi
soktuk duzene oh ne rahat
bizim ruyamızda dunya yandı ve durdu
karsımda sonsuz bombos...

cok uzgunum,yanıtın yok mu bana dostum
cok uzgunum,yalnızlıgına ben dostum
cok uzgunum,nerde,nasıl kayboldum?

bombos,bombos....

bu noktaya daha önceden gelmiştik değil mi?

Monday, October 29, 2012

Djerakare.

















Yaklaşık 1000 km uzağındayken, gözlerimi kapattığımda aynı mesafenin sadece dudağındaki 2 beninin aralığına dönüşmesinden ibaret yolculuğum.

Sunday, October 21, 2012

koi no yokan.

It can defined the sense can have upon first meeting another person that the two of them are going to fall in love. In other words, it is the knowledge one has that he/she is going to fall in love with another person. This differs from the idea “love at first sight” in that it does not imply that the feeling of love exists, rather it refers to the knowledge that a future love is inevitable.

Wednesday, October 17, 2012

aldatılma üzerine kısa bir yaşam.

insanın aldatıldığını öğrenmesi,
boş yere ölmektir..
sanrısıysa yeniden bir diriliş.

Tuesday, October 09, 2012

yapayalnızlık.

bir güne bakarken dünyanın yıkımı
içindekilerin haberdar olması neyi değiştirir ki
kaybetmek bu kadar mutlakken
ya o gün doğacaklara ne demeli
o günün sabahı aşık olacaklara
bir yıkıma bakarken ruhsağlımızı kaybetmemiz
ertesi gün yeryüzünden silinmemiz kaçınılmazken
son alacağımız nefese bir öncekindeyken hazırlanmayı denemek
..
Anlayabiliyorum ama konuşamıyorum
İzin almış bir hükümlü olarak  yalınayak geziyorum boşaltılmış sokaklarını
Şansımı neden bu kadar zorluyorum gidişi değiştirebilecek hiç bir şey gelmezken elimden
En zoru bana bir önceki gecenin renkleri silinirken kokusunun üzerime sinmesi..

Derim üstümden sıyrılıyor
.
.
.
.


Önemsiz gibi artık kendime önerdiğim eski mutsuz sonlar .. 
.
.
.

..
bu saatten sonra içimi dolduran gariplik sahiplenmiş karın boşluğumu
oysaki ne çok uğraşmıştım bomboş olmaya
her şeyden, herkesten arıtmaya kendimi 
yazdığım her hikayenin sonunda tam oldu derken
Dünya'nın sonuna şurada ne kalmışken
hala mı bir umut bencilcesine 
sadece bir yaşam daha süre çok mu
bu sefer batırmayacağım, elime yüzüme bulaştırmayacağım
hak ediyor muyum diye düşünmeden sadece istemek
.
.
.
beni dinleyen biri yok yukarıda derken
şimdi dudaklarımdan dökülen
adlarından biri sadece
sadece en güzeli
kendisiyle beraber sevenini de yaşatan.

Monday, October 08, 2012

this.. is.. no ordinary love.

Tanrı'nın herhangi bir şeyi ya da kimseyi kendimizden fazla sevdiğimiz yada sevebileceğimiz düşüncesini biz insanların fabrika ayarlarına direkt monte ederek dünya üzerine salması kibrinden değilse başka nedir?

Wednesday, October 03, 2012

bu aralar yazacak pek bir şey yok.


rüyamdan yönetiyorum günümü
mesela hastalıkları atlatamıyorum
her ölümüm bir öncekinden daha kasvetli
kanatlarım kırılıp vadilerden aşağı çakılırken.
bakıyorum gökyüzüne niyeyse
ay dolunmuş
hava serinmiş
benle bir işi yok.
hiç kimseyken hayat ne basit ne güzeldi oysa.
servis yoğundur kesin yarın
yorulacaklardırda mutlaka
doldum dediler ya bomboşum oysa
avucumun içinde bu delik varken
hastalık hastası hastane duvarlarına ben ne çizebilirim bu saatten sonra
o da başka bir rüyanın değil hayatın konusu dediğini duyar gibiyim
içinde benim olmadığım.
hayatımın ağzına uluorta sıçan kişiden
ısrarla öğrenememekte ısrarlı olduğum şeydi
gitmeyi bilememek.
bu kız rüyalarımıda alsın gitsin artık.
uyanmak istiyorum.

Sunday, September 23, 2012

tarot : şu an bir şey göremiyorum.

günler çuvala
girer mi bilinmez,
beni köşeye çekip konuştuğun
andan itibaren başladı
'biz' denen şey..
..
özetlen
her
şeyde
bir
mut
vardır.
--


Friday, September 14, 2012

güç işler.

hayalim hep onun gibi biri miydi?

mutlu olabilir miydim'den

mutlu kalabilir miydin'lere dek onlarca kapanla aklımda kalan
niye tek kelime hala 'dostum'.

hayalimin yansıması ise karşımda oturup ürperirken

kafamın içinde çınlayan cümle çekip çıkaramadığım

bu kız benim hayalimde bile bu kadar mutlu olmuyor.

Sunday, September 02, 2012

bari giderken 3 dal bıraksaydın.

beceri işi olsa gerek..
becerebilenenin becerebileceği bir tek
becerip becermediğinden emin olmak için dönüp
becerdiğini gözleriyle görüp
bir cümle kurmaktan dahi kaçınıp
ölü taklidi yapmak gülümseyerek sizden başka her şeye.



Monday, August 27, 2012

aşk yok olmaksa şimdiden yar ben yokum bende zaten.

o kadar uzun zaman geçmişki
mutluluğumun üzerinden
ismini koyamıyorum korkumun..
sorumluları aşikar
hepsini çok sevdimde ben
hala seviyorumdur diyordum yakın zamana kadar
yokladığımda elimle..
oysaki şimdi
içimdekiler bitmiş
sızmış parçalanmış, delik deşik karın boşluğumdan..

Friday, August 10, 2012

when it doesn't, it doesn't.

o, tutunmayı başaran
milyonun içindeki bir..
isterseniz  mucizelere inanın..
istemezseniz olmayacak düşlere
gözlerinizi kapatın
tutulmasına yakın ay'ı izlerken..
olmasını istedikleriniz olmuyorsa
ısrarla aynı yerde durduğunuz
o kör noktasından ayrılın kaderinizin..
deli taklidinize inandıramıyorsunuz demekki kimseyi.

Tuesday, July 31, 2012

ağladıktan sonra gülen kadınlara ithafen..

ben bu filmi daha önceden izledim gibi, sadece  o zaman hava bu kadar sıcak değildi..
..
- kuvvetle ihtimal gerçekler ısırırken acıtıyordu..
+ yapma be.

Saturday, July 28, 2012

yalnızken bile yalnız kalamamaya dair.

son'a yaklaşırken günler mutlaka bir öncekinden daha sıcak kafesimin içi
her şeyi yüzüstü bırakıp gitmiş hissettiğim bir tarafımda yok değil
yeni sahibini beklerken ellerini ovuşturan hayatım sandığım diğer tarafım
her zamankinden daha değerli görünüyor gözüme
kaybettiklerimi düşünüyorum göz göze geldiğimde meleklerle
ne erkek ne dişiyken bedenleri seçemiyorum
sadece bakakalıyorum güzelim yüzlerine
bu sefer kayboluşum daim
ne geçmiş ne bugündeyim şu an
eriyorum.



Tuesday, July 03, 2012

fleshlight vs. max5

1lerden ve 0lardan ibaret bir dünyada
tek önemli şey hazzın devamlılığıydı.
neyin mutlu ya da mutsuz edebileceği göreceliyken,
insanlar bunu göremedi ve diğer insanlara aldandılar.

Wednesday, June 20, 2012

güncelle-me!

yere yığılmama ramak var
bir el tutsun
yüzümün üstüne düşmeyeyim
gözkapaklarım açılsın ve görsün gözlerim bu sefer düşmediğimi
avuçlarımın içinde küçük taşlar olmadan
alıyım kafamı ellerimin arasına 
bağırdıkça kısılan sesimi duyurayım
tutmuyorum kendimi yoksa
bırakıyorum çekime bu sefer..
yaşamak değil bu.

Monday, June 11, 2012

e. .

davet edilmediğim
iki tarafın yabancısıyım
4 sıra arkanda sol baş köşedeyim..

neyin inadıysa bu kendime ettiğim
bırakmayı dileyecek duruma gelmek istememem
2 tura 3 yazıyla karşındayım..

dalıp gidiyormuşum ya
inkar etmekten yorulur muyum bir yaz daha peki..

bildiğimi sanıyordum
dinlemeyi öğrenemediğimi farkedene dek
ve hala aklımın kabullenemediği
bu kadar sevgisizliği hak edecek ne yapmıştır insan..

eskisi gibi..
aksini düşünmem için bir sebep yok zaten.

Sunday, June 03, 2012

eşkiya.

02.40- bende geceleri yıldızları seyredirem, ama seni görmemişem.. yaşadığını anlamışem.. geleceğin günü beklemişem.. sesim, şimdi bana çok tuhaf geliyi, sankim başkasi konuşuyi, ben dinliyem.
- ben ömrümce bu dakka için yaşadım.

malum aşk hakkında atıp tutmasını çok seven toplumuz ya bu melankoli dolu bereketli topraklarda, inişlerimiz ve çıkışlarımızdan ibaret eşsiz yaşamımız;  varlığından kuşkuyla yokluğundan memnuniyetsiz egolarımızı tatminle geçip giderken şu an (varsa) sevdiğiniz ya da sevdiğinize inandığınız kişiyi düşünün, bir ömür boyu onun yanında olmayı isteyip de bunun asla gerçekleşemeyeceğini söyleyin kendinize.. vuslata varamamak göğüs kafesinizden karın boşluğunuza dolsun o ince sızıyı hissedin bir an, vazgeçmenin altında ezilen kalbinizin sesine kulak verin, kalbiniz durmaya yakın bu ses doğdunuzda annenizin saçlarının kokusunu hatırlatsın size.. bu koku; babanızın yüzünü son gördüğünüz anın nefesiyle dolsun ciğerlerinize, bu nefes; gözlerini daha açamayan yeni doğan kardeşinizin parmaklarına ilk dokunduğunuzdaki bağı işlesin tekrardan vücudunuza gereken kanı pompalamak için çaresizce çalışan kalbinize.  eğer o ince sızıyı hissedemiyorsanız, o insanla evlenin ve bir gün mutlu olacağınıza inanarak yaşayın ömrünüzün sonuna kadar, zira siz sadece insansınız. gerçek aşk bu kadar tanrısalken zamanın her diliminde, kimse mutlu olmaya eşkoşmaz aşk denen duyguyu, ona inanmayı bıraktıkları an gazabına uğrayacakları hissine kapıldıkları bir dünyada.. mutsuzluk ağır gelir, sanki içinizde bir başkası konuşur, siz dinlersiniz. ve tanrının hep içinizde olduğuna inanıp, koşulsuz biat edersiniz varlığına.

Saturday, May 26, 2012

Marina.

Sabah olsun hayrolsun
Varsa yoksa o
Bir sonu varsa var
Yoksada gelmemeli
Geliyorsa sor
Bil
Kurma daha fazla
Afiyet olsun
Evde böylesini yiyemezdin.

Saturday, May 19, 2012

xxy.

balık yüzünü unutmaya başlamışım
benzerlerini gördüğümde irkilmemden belli
elimin titremesi durmuyor

Thursday, May 17, 2012

İyi halden dolayı.

Esaretleri sonsuzdur beklerseniz, beklemeyin!

Saturday, May 05, 2012

Yavaşlat butonu.

Hıdrellez'in sabahıydı..
Çocuklarını gül yapraklarından damlayan su taneleriyle uyandıran bir kadındı annem..
ben uyumayı seçmiştim ya yaşamaya yaşamaya,
gözlerimi araladı ama beceremedi ıslaklık yattığım daha 3 taksidi kalmış yatağımdan doğrultmaya beni..
Yanıma devrildi, mutsuzluğum eski sevgili gibi sırtını döndü..
Acı bile bitiyordu yeteri kadar
kemirdikten sonra ruhu..
Mutsuz bile değildim beriki taraftan..
O kadar kötü olmasa gerek halim diye düşündü yumdu gözlerini yanımda daldı derin bir uykuya..
Geçmişteki hayaletlerim ve gündüz düşlerim.. uzaklaştığımda yanımda biten, yakınlaştığımda koşarak kaçarlarken ben hala olmayacak rüyalara yatıyorum.

Wednesday, April 11, 2012

bazen her şey sonsuza dek yarım kalır.

sürprizi yok..
beklemesi yok..
zahmetsiz..
ne araya giren bir set,
ne de verilmesi gereken bir söz.
her şey açık.
her şeyi öyle veya böyle atlattım derken,
yoksa?
domates,
biber,
patlıcan,
yediğimiz elmalar
ve
yiyemediklerimizin içindeki kurtlar.

Tuesday, April 03, 2012

yıkım nedeniyle tadilattayız insanlarına ithafen.

vazgeçin demeyeceğim
bir yerlerde hep olucaklar çünkü,
ve dünya etraflarında döndüğü sürece kendilerine göre sürekli  şekillendirecekler geçmişinizi ..
gelecekte siz bir yerlerde onları sürprizleriyle beklerken,
onların elinde çıkma yıkım ve yapım olaylarının sizi ve zamanınızı  anlamsızca tükettiğini farkedeceksiniz günün birinde..
takılıp durucaklar akıl rehberinize, evet 
ve mükafatı olarak kendi yanlışlarına size göstermedikleri müsamahayı gösterecekler.
artık zamanı gelmişti diyecekler bir gün.
bugün olduğu gibi.
kendime ne zaman sıkıldım aynı şeyler etrafında dönüp durmaktan diyeceğim  bilmiyorum..
--
tabi bundan sadece sizin kadar akılsızlar payını alacak, suç ya da şuçlu  ortalarda fink atmayacağına göre.
isyan etmeyin gereksiz yere,
halinize şükredin,
ve mutlu olsun şimdi.
dağılabilirsiniz,
amin.

Tuesday, March 27, 2012

ama'dan önceki her şey yalandır.

azaldığımın, yok olduğumun farkındayım  değil mi?
nesi güzel bilmiyorum bu durumun yoksullukta kazanılacak bir şey olmayınca her şey değerli ben gibi aptallara..
vazgeçemiyorum hayal etmekten sahip olamayacaklarımı.
güdülerime ket vuramayıp yenildiğimde ise ölüm bile emek istiyorken soğuyorum fikrinden hemen
arkamdakilere bırakabilecek kusursuz bir hikayemde olamayacak gibi bu saatten sonra..
belli işte sevdiği bir rengi ya da uğurlu sayısı olmayan dümdüz biriyim..
ve korkuyorum  gölgelerden
çünkü zor iş olmasa gerek alt etmek beni..
ne gayretim ne de mecalim var ayakta kalmaya.
ama'ya cidden gerek yok benim için.

Sunday, March 11, 2012

white satin finished.

lyrics, wasted time between solos.

Sunday, March 04, 2012

empty vessels make the loudest sound.

renkleriyle oynanmış bir bahçeydi yaşamı..
ne dersem diyeyim yanlıştı tüm isimler ona seslendiğimde,
asıl görmek istediklerim dönmez derdi hep çağrılarıma.
kuytu bir köşede güneş her sabah beni yolcu ederken ona,
akşamına karşılardı çatlamış bahçe duvarlarının üstünde yürümeye çalışan beni.
düşmemden korkmazdı..
beni çevrelerdi sever gibi.
içine sıkıştığımı söylerdi kaçmayı düşündüğümde ve
kolayca girip çıktığı
gizli yerine beni almazdı.
mum belki de bunun içindi yanımda getirdiğim.
bilemedim verdim başka bir küçük kıza.
karanlık, şimdi!

Friday, February 17, 2012

şimdi reklamlar, sonra iyi geceler.

hayatım içine edilmeyi beklerken..
ben hala bana ne olduğunu bilmiyorum.
sadece bana söyleneni yapıyorum,
kendime sormaktan vazgeçemediğim yegane şey
burada ne işimin olduğu..

çelikten kirpikleri,
güçsüz elleri
ve buzul bakışlarının

ardında
dikişsiz dudaklarıyla
tek görebildiğim
başkalarına ait kadınlıklarıydı
tüm sevdiğim kadınların.

bana kalsa
birini çok sevdiğin için diğerlerinden nefret etmen kolay,
ama
birinden çok nefret ettiğin için diğerlerini çok seviyorsun sen.
insandan daha çok programlanmış bir pedal gibi
farklı kanalların, farklı kaçış yolların hep senin günü kurtarman için
içsesinden kaçmak için olmazsa olmaz bir buton ayağının altındaki true-bypass.
bak daha mutlusun.
gereksizliğinden bir gün daha bihaber herkes.
iyi geceler.


Friday, January 27, 2012

bugün bittiyse artık uyuyabilir miyim?

deli gibi esen rüzgara meydan okuyan kar tanelerini izlemeye..
başımı dışarı çıkarıp
içeride ateşte eriyen küp şekerlere inat yüzümü ısıran soğuğa alışmaya..
çizilmeyi bekleyen onlarca güzel yüz varken arkası boş takvim yapraklarına..
gerçekleşmeye gönülsüz hayallerime uyanmayı salık veren ocak ayının bitmesine..
yeni yatağımın fırsat fakiri konforunda unutmaya başladığım rüyalarıma..
hayatın sokakta oluşunu farkettiğim günün,
dünyanın kimsenin etrafında dönmediği dersini aldığım güne denk geldiğine inanmaya..
yapacağım sayısız dil bilgisi  hatasından sonra
her daim özlem duyduğum uzun uykularıma..
cumaların haftanın son günü hissini yakalamaya
artık sadece sihirli ağrı kesicilerle de olsa tanıklık edebilmeye..
ve daha
kaybolmayı deneyeceğim yüzlerce ara sokakta
kendimi aramaya..
ve bir gün geldiğinde bulmaya..
ihtiyacım var.

Tuesday, January 17, 2012

the ultimate shredder.

asil duruşunun ardında
gizlediği iltihaplı yarasıyla
herkesin tadını şekerli bulduğu kadınlara benzer dayatılan hayat.
hayaller kurmana izin verirken
kan ya da tükrük yoluyla bulaşır
her nasılsa kasveti yüreklere..
vahim olan durum ise
bir kere tattınız mı sıcaklığı bu hastalıklı gerdanlarından..
vazgeçemezsiniz,
hep istersiniz,
istemeyi istersiniz,
elde edemeyecek olsanız da istersiniz
böyle yaşamayı.

Tuesday, January 03, 2012

once brothers.

yu-go-slav-ya!

Sunday, January 01, 2012

Free Hit Counter