Sunday, December 18, 2011

terazi erkeği az kullanılmış 23'' microthin led!

hani aşk karnımızın içinde
kelebeklerle bir oraya bir buraya sürükler ya bizi birkaç hafta..
..
-dur bir saniye hikayenin başlangıcı değil burası!
..
o sadece gülümsedi dişlerini gösterip karanlıkta ve karşılık olarak daha önce böyle bir şey görmediğini söyledi dudaklarım..
o ışığa ihtiyacı olmadığını biliyordu zaten..
gözlerime inanmalıydım o zaman..
görmediğime,
göremediğime..
karanlıktan başka bir şeye ihtiyaç yoktu onun..
kesinlikle..
ve kahretsin..
oracıkta çoktan akşam yemeği olmuştum. 

Thursday, December 08, 2011

How To Disappear Completely ama completely!

kim bilir her şey Moda'da başlamıştı belki
hayaller kurduran deniz manzaralı evlerin önündeki duvarın önündeki otururken
deniz tüm geceyi yuttu o gece;
ben,
bana sarılan sevdiğim insan,
gelecekte seveceğim herkesle beraber..
hepsini bir dalgada alıp kopardı zamanın döngüsünden..
çekildiğinde ise bir başıma beni duvarın üstünde geri baktı..
bazen uyuştuğumu hissediyorum durup insanları izlerken
binlercesinin yüzü gözümün önünden geçip gidiyor,
ben aralarından hep gelmeyecek birilerini bekliyorum .
bitse, keşke.
..
kağıda yazılmış kitapların arasından çıktı.
metafor nerede söyleyeyim mi?

Sunday, December 04, 2011

Bozuk varsa iyi olur.

Akşamcılar ve içmeyip eli boş dönenlerdensen
Geç kalıp kaçırdıysan masadaki boş fransızı
Elmaya votka
Biraya da fazlaca su ekle
Varsa umuma hususi pasaportunu yakabilirsin
Ha çıktı ha çıkacak para üstü kavgası çünkü
Maaşlar yattı ya ay başı
Kimsede bozuk yok unutma
Tam parayı hazırlamadıysan sonrakini bekle
İşine gelirse
Sahi o masadaki fransız ne oldu
3 haftası macarda 1 haftası burada
Olsun ay başına denk gelirdi ya
Cepte büyük tomarla.
Yalnız abi harcanıyorsun o dizide
Sen hariç diğerleri sadece bakıyor reklam aralarında.
Umutsuz son manime gece biter.
Hava haberlerdekinden de soğuk.
Yorgunsun doğal..
Cevabınsa farketmez senin.

Tuesday, November 29, 2011

nokta; ister vur, ister ıskala.

''şimdi düşünüyorum da,
olaylar karşında sinirlenmek yerine üzülmeye başlıyoruz ya, işte o zaman büyüyoruz... ''

Monday, November 28, 2011

60 tablet her gün 1 adet.

Sunday, November 27, 2011

E♭.

tonun kararı bu.
başına buyruk.
yormayan.
bıktırmayan.
kurcalamayan.
sıradaki yeniyi,
geride kalan eskiyi..
olması gerektiği yerde,
beklenildiği üzere.
ne eksik,
ne abartı..
şimdi sadece uyuyacağım ve yanımda olacaksın.
bu mükemmel.

Monday, November 21, 2011

global loss.

sekiz mevsim
-iki rüya
-biri iyi
-biri kötü
-aynı son
=üç harf.

Sunday, November 20, 2011

schadenfreude.

ifşa bir sanat olsa gerek ..

Saturday, November 05, 2011

barışta ve savaşta..

sabah herkesten erken kalkıp
izmarit dağlarını yığdım güzelce bir köşeye.
iğne yapraklıların yanık kokusu
ciğerlerime dolarken
ısındığımı hissettim iliklerime kadar.
öğleden sonra bankın üzerinde güneş
bir şeyler anlatmaya başladığında
çoktan doğrulmuştum artık iki büklüm geçmişimden.
üçüncü ve son çarşambam bu deyip
parmağımı bastım
itiraz edemezdim
özgürlüğe.
özgürlük yemyeşil bir bahçenin içinde
uçsuz bucaksız bir yalnızlıktı
ve bedeli her ne olursa olsun
gerçekten yalnızdım sonunda.

Wednesday, October 26, 2011

bulduğum kelimeyi kaybettim.

 ilk kanatlarım yanmaya başlamış,
yerçekimine yorgun düşerken ayağımın altındaki yer..
diplere inerken bedenim
yıldızımın içine sürüklendiğini
hayal etmişim sahipsiz meteorların..
evet hala aklımda yer ederken
tek gözümün gördüğü gün ışığındaki delilik..
kalabalığın arasındayım
rahatsız dar tabutumda,
diğer yarım üstüme atıyorken toprağı
sarsılan hayalgücüm müydü
yoksa tabutumu çevrelerken toprak mıydı
son gerçeklikte..
inancım hiç  olmadı kabul ama
bir acı hep var yanımda götüreceğim.

Friday, October 14, 2011

denek.

uykusuzluk ve açlık bir olunca
gelmeyecek birini beklemekte buluyor insan kendini
soğuk hastane bahçesinin yalancı yeşilliğinde..
soğuk daha çok soğuk
şimdi hasta oluyorum derken,
hasta olduğunu öğrenmek
kendini bunu ispatlamaya çalışırken yakaladığında.
birileri hep senin yerine karar verirken
sana belletirler ya hepsinin kendi seçimlerinin olduğunu..
biter mi?
..
556.sorunun cevabı olsun bu da..güzel şeyler düşünmeme rağmen
ağlamak geliyor içimden
.

Tuesday, October 11, 2011

küçük bir nefes tüm mumları söndürmeye yetecekti halbuki..

iliğime kadar ıslandım bugün..
varsa yoksa çevrede yağmurdan yakınan insanlar
ve yol kenarına atılmış kırık şemsiyelerden  ibaretti koca gün..
oysa yağmur hep büyülüydü bize,
her zamanda büyülemeye devam edecekti
beliren gökkuşağının ertesinde ..

kumsaldan eve kadar yine yalınayak yürüsek,
çamura ne kadar bulanacağımızı düşünmeden..
yine çocuk olsak..
büyümek tatsız bir kavunu yemekten farksız,
güzel kokuyor sadece..
hepsi bu
.

Thursday, October 06, 2011

adını koyamadığım.

Boğazın üstünde
kalbim su alıyor
boğulamıyorum bile
içimdeki boşluk kendimi her bırakışımda
beni suyun yüzüne atıyor
hiçlik anayurdum oldu senden sonra
2 güne bitecek gençlik çağım
umutsuz,
sana aşık
ve yenik.

Wednesday, October 05, 2011

her halükârda gevrek.

bundan sonra senin için geriye dönüş yok.
katil olmak için bir kişiyi öldürmüş
olman yeter bebeğim,
ilk taşı bırak en az günahı olan atsın..

Saturday, September 17, 2011

6111e 173.

ölümden sonra olmayan hayatı düşlüyorum bugünlerde.
uyuyamadığım kısa dalışlarımda
keşke biraz daha erkek olabilseydim diyorum.
her şeyin farklı olacağı bir rüyadan uyanıp;
meydan okur gibi değil,
iki hiçlik arasında var olur gibi
çıkabilmeyi istiyorum akşam güneşine.
------------
gelecek?

Tuesday, September 06, 2011

everybody loves you, when they are about to cum.

karanlıkta daha kolay
gözlerimi kapatmama gerek yoktur çünkü
yarın köşe bucak kaçacağını biliyorum
çağrılara da dönmeyeceğimdir
varsın kötü bilsin beni
ama yine de söylemişimdir ya arada
etik.. hiç değil.
ha birde farkımızda olmayanlar mevcuttur
gören ama umursamayan ısrarla
ısrarın nerede olduğu o kadar anlamsız ki aslında
boş, bomboş ve hatta faydasızdır kendimize...
birli, ikili, üçlü yaşayan
birinin mutlaka bütünün bir parçasından habersiz olduğu
anlattıklarımızın üstüne bu geçmeyen yorgunluğum
vuslata eremeyecek bu saat, bu hayattan sonra..
kabullenmeliyim.
cidden çok yanlışlardayım.


Sunday, August 28, 2011

voluntary blindness.

- üstümde eski, ütü tutmayan, soluk tshirt'üm.. ki anısı gülümsemesiyle yaşıt bir ufaklık da dizimin dibindeyken tam.. o bildiği tek şeyi yapıp büyürken; bense en iyi bildiğim şeyi yani dünyanın sonunun bir an önce gelmesini diliyorum bu akşamda diğer akşamlar olduğu gibi. tanrım beni niye bencillikle sınadın? belki her şey daha farklı olabilirdi, belki bir gün insan bile olabilirdim.

Wednesday, August 24, 2011

we guarantee.

'seninle dünyanın sonuna kadar geleceğimi söyledim
ve aynı ben üşendim sebepsiz bir 11 kilometre yürümeye..
anlatsan anlamayacağımdan değil,
bilmediğinden yürüyemedim..'
der gibi aralandı dudakların
ya da bana öyle geldi..
yürümedi de işte seke oynaya
aksayan tek bir ayak karışınca aramıza
seni dinlerken ben kendi sessizliğimden sıkıldım
sen de beklemekten yoruldun her geç kalışımı..
ben gelemedim ya
şimdi yürüyelim desem bir başkasına..
sen de beklemedin umduğundan  fazlasını,
nereye kadar değil mi..
boşver de..
-önemsizdi zaten- i ekle
unutur gibi çekileyim geldiğim yere..
oysa bilmeden ne cahil,
ne mutlu, ne mesuttum,
şimdi farkettim
anlayıp konuşabildiğim
hiç bir dilde karşılığı bile yok
hissettiğim  şeyin..
anlatmaya çalışsam anlar mı sanıyorsun
peşinden geldiğim?
tokluk hissi duyguları bastırır ya,
yemesemde olur gibi ekmek arasını bu saate..
açlığı  istiyorum umudun arasına.
muğlak yanlızlığım
ısırıyor beni diğer gecelerden farklı..
ama bil ki
henüz hazır uyumamışken göreceğim kabusuma
göremeyeceğim rüyaları nafile  olsa da düşlüyorum..
cennetim ve cehennemim bu dünyaya ait
her ikisininde duvarlarında çizdiğin resimlerin
gözkapaklarımın ardına gizlenmiş..
bilincim yerindeyken göremeyeyim diye bu dünyada
uykularımının çalınmasının hemen ertesinde.
neye evrildim, neye sebep oldum bilmeden
gereğinden fazla uzattım bana ayrılan 2 dakika 40saniyeyi*



Tuesday, August 16, 2011

everybody loves a loser.

suyun üzerindeki
iki diz kapağı
gözden kaybolmadan
kırp tek gözünü
gülümse geri
ve dilinin ucundakini unutma
dalarsa ki an meselesi
bekle
çıkmamı
aşağıdan
o zaman söyle
beş santimden
..

Monday, August 08, 2011

ölüyordum sanırım.

umutsuz ve umutsuzluğunun bilincine varmış kişi geleceğin değildir artık.

Saturday, July 23, 2011

mutlu?

öyle yorgun
öyle bitkin
sudan yeni çıkmış ay
tepede, en üstte
o en unutulmayan haliyle
yürüdüğüm gecelerden hatıra yan yana..
seviyorum ama hanginizi
öyle kırgın
öyle parçalanmışım ki
kalbim
söyleyin hanginizin olsun
istemiyorum ben
istemiyorum ki taşıyacağımdan ağır
bir şarkı dinlemeyegörsün
hepiniz uzağımda
hepiniz belki karşılaşmayacağım bir daha
evet elimde sigara
alabileceğim en derin nefes
şu an aldığım..
her bir öpücük
üstüme atılan bir kürek toprak
hala ölemiyorum.
kör noktalar nefesimi kesen
adın her geçtiğinde
mutlu mudur belki diye düşünüyorum
mutlu mudur gerçekten?
seni seviyorum tek seferde kolay olanından
hiç düşünmeden
bir seferde
hiç bir soru işareti olmadan.

Thursday, July 21, 2011

İşler ciddileşti mi tırsıyorum.

Bir çifti ele alın.
Bu çiftte 3 tarz kadın vardır;

Mutlu olanlar,
mutlu olmayıp idare edenler...

...bir de mutlu olmayıp
kabul edemeyenler.

Benim alanıma
son kategori giriyor.

Biz, onlara
yardım etmek için varız.

İşimiz: O çiftleri ayırmak.
Hedefimiz: Gözlerini açmak.

Yöntemimiz: Baştan çıkarmak.
Aralarını bozarız ama
kalplerini kırmayız.

Ben, Alex Lippi. Ve bugün ben,
kendi kalbimi kırdım.

Thursday, July 14, 2011

incognito mode.

varlığım kokusuz bir çiçekmişcesine durur,
kime değse kalmazdı sinmiş bir kokusu üzerinde..
artık yavaş yavaş üzerine uzanılabilecek hale gelen
karnıma yumrulanmış küçük ama artık ağrısız mutsuzluğumla
akşamı edip evime dönerdim.
günbatımı güneşiyle içeri girerken,
avuçlarımdaki küçük kutuya
ki kendi elimden çıkmadır
tekrar, tekrar ve tekrar
dökülen kurumuş yapraklarımı kuma gömerdim.
.. hayat eksilirdi benden olmayan tarafa.


Wednesday, July 06, 2011

don't let the bastards grind you down!

1997 , 2001 , 2002 , 2009 ..

Saturday, June 25, 2011

Karşıdan yüklenenler.

Cebindeki kelimeler biterken
Kapısını tuttu yük asansörünün
İçeri attı kendini
Ve sırf saçları güzel koktuğu
için bir kadının dudaklarında buldu kendininkileri
Tadı güzelmiş dedi daha önceden defalarca yaptığı gibi
Şaşırmadı, titremedi, ardından bakmadı inerken
Sadece başını kaldırıp yukarı gri gökyüzüne baktı
Hayatın anlamı bir yerlerde uzun parliament içiyordu
diye düşündü..
ait olmadığı yere sevmediği görevinin başına döndü,
yaşlanıyordu acı gülümsemesi yüzünde asılı
okkalı bir küfürle yakalandı birilerine,
kimi güldü kimi yadırgadı..
On beş saniyeye unutmuştu kaç kat inip çıktığını.

Saturday, June 11, 2011

çoğuna göre küçük hesapların adamıyım.

kaydı, kaçtı, kurtuldu ya elimden
evet tuttuğumu  sandın ya bir an.
işte o zaten bitmişmiş.
an'ı öncesinde bilmek isterdim ve
çok, çok  yorgunum'un masumiyetini beraberinde
dedim ya nafileymiş.
yüzüme gözüme bulaştırdığımda bu yüzdendi hep sana sokulmalarım.
bu yüzden; koşamayaşımdan
hep yorgunluğum..
dedim ya zaten bilmiyormuş..
bir bacağı kısa kalbim
bilemiyor,
anlayamıyor
ben bilmem'i.

Wednesday, June 08, 2011

içinde kalınan her bir saniyeye değen yegane şey?

attığım tek bir tokat
kendi yüzüme gelse  bir gün..
kendimden şikayet ederken
birisi  dudağımın yarık kısmına
denk getirse ya parmaklarını
sözümü kesmek için..
bir mucize beklerken olsa olsa
bir uğursuzluk  peydah olacağını
öğrensem ilk elden başıma geleceğin..
ve bu uğursuzluk galip gelse ruhuma
kavgaya tutuştuğumuzda..
olur da yedi yıl sürerse diye korksam sonra ölesiye..
bilmesem kötü..
bilmenin kıyısından döndüğümü farketsem daha beter..
her gün baştan bir yıkım,
her seferinde hazırlıksız yakalandığım
başkalarının mutluluğu.
 .
 .
 .
 .
 .
cevap: hayal kırıklığı.

Friday, June 03, 2011

mernis'in geciken cevabına..

*
iki deli bölüştükleri ikişer hece:
- öz
+le
- di
+ ...
+ ?
- !!
+ m.


**
şişelenmiş saplantılarımızı güzelce yerleştirirken boy aynalı dolaplarımıza
kırıp dökmelerimizden elimizde kaldığı kadarını..
kapılarımız ve kulaklarımız hep yarı aralık;
yaklaşanların sesini duymaya ayarlı gibiydik..
kimi çok meraklı bizi bilmesi gereksizler,
kimi işimize gelen beklediklerimizden..
zamanımız olsun onlardan çekinmeye
görmesinler diye bizi bu halde..
böylesi yoksun
bir başımıza.


***
.. gerek yokmuş, ezbere biliyormuşum.
zamansız aklım.

Sunday, May 29, 2011

neydi bu şimdi?

az önce
gözümü kapadım kısa bir uzanıyım derken
çok değil belki on, belki on beş dakikaydı daldığım
saatler süren bir rüyada buldum sandım kendimi
uyuyana dek güzeldi her şey, tek hissettirdiği mutluluktu
sebepsiz yere kaybolurken ben, bugün yaptıklarım, konuştuklarım,
güldüğüm saçma sapan bir ton ıvır zıvır ..
mükemmel olacak herşey birazdan derken
başladığını farkettim rüyamın
rüyamda uyanmaktan korkuyordum başından sonuna..
..

açılacağı vakit gözlerim
biri beni sarsarak rüyamdan attı.

..
inanmıyorum artık rüyalara.
gerçek gibiler bazen.

Saturday, May 28, 2011

guilty feet have got no rhythm.

ağzına bir parmak bal çaldığım hayatım >
 bil ki >
kendimden alacağım olsun >
uzak durduğun güneşe >
ve yakalandığın yağmurada and >
yine >
yeni >
yeniden >


Sunday, May 15, 2011

unsere liebe ist aus gold.

dersen bana rüyam küçük
dersen bana dünyan çürük
dersen bir tek kalbim büyük ..
 ..
düşle, değiştirmek mümkün dünyayı hala.

Saturday, May 07, 2011

yavaş yavaş.

d       algal an ıyor sun
ü ze ri md e
n e fe   si mi
t  u t tu m
d  er in de
s e  b     eb           i      mi
b uld um t          e ni nd                      e.

Monday, May 02, 2011

sleeping with fishes.

her gün bir yakadan diğerine..
hayatından eksilen ..
sabah ve akşam toplam yüz on dakika ..
ne bir eksik ne beş dakika geç tıkanan trafikte ..
adını ezberlediğin duraklara bölerken yolu ..
duymak istediğin sözler ..
hala iki dudağımın arasındakiler değil .

Wednesday, April 27, 2011

five.

Sunday, April 17, 2011

my lo-lee-ta.

soğuk, yağmurlu bitmek bilmeyen kış'ım.
derken,
düşüm bir gece duvarın benden olmayan tarafına düştü.
uyudum yanıbaşında aramızda duvarla.
sabah kalktığımda düş olmadığına inandım görünce onu.
ben, - böylesini düşleyemeyecek dahi olan -
günaydın dedim, sordum adını bilmezmiş gibi.
söyledi.
yağmurlar yağmamaya terketti iki mevsim sonrasına kadar sokağımı.
öyle bir güneşliydim işte bugün
hiç bir kimse engel olamadı da.

Monday, April 11, 2011

samo od meraka.

sihire od birvaktile furije i sihre
odvele me ubile me otele me
sheitan mi je obeco pjevacu do zore
evo sabah vela havle
lele dje cu sta cu ja
ahiretu aferim al ja hocu da me boli
hocu da se borim da najnabas budem
na butum dunjaluk a onda cu vidit dje cu sta cu ja
od dzeneta do dzehenema zasijala hurija
fukara i hadzija, insan i bestija
halal ima-ima nam
od dzeneta do dzehenema
a ja sudila mi, ranila me
aman vela havle umalo me ne ubi
aman vela havle a ja
lelelele na obraz mi sve sto.
nisam bio-i neka me boli jer sta ce mi zivot
samo od meraka.

Wednesday, April 06, 2011

kym's homecoming.

derler ki: her kim yatmadan önce üç defa dinlerse;
ertesi gün yaşamaya bir sebebi olurmuş,
ve sonraki geceye dek bir kez daha dinlemeye hayatta kalırmış.

Wednesday, March 30, 2011

pick in the ice*



Tuesday, March 29, 2011

S04E12.HDTV.XviD-LOL

hayal bu ya gündüz gözüyle gördüğüm..
telekomünikasyonun olmadığı zamanlar..
insanların hala birbirlerini
düşlemelerinin mümkün olduğu bir dünyada..
hadi dünya olmazsa, belki başka bir yaşam;
olur da bunun gibi içine sıçmayı becerememiş olduklarımdan bir tanesi
en azından mümkünse.
neyse..
gözlerimi kapatıyorum,
kağıttan bir bardak olmak bile beni mutlu ediyor.
hepsi bu.

Monday, March 21, 2011

no code.

Saturday, March 19, 2011

günbegün .

çok fazla -suz, -sız biriktiyse ulu orta..
artık başımızı çevirmekle kurtulamayacak
kadar burnumuzun dibindeyse  seçimlerimiz.. 
her uzattığımızda hep bir karış uzağında kalıyorsa
parmak uçlarımıza yanımızdan geçenler..
gerçekten bir anlamımız yok
bir 'bir' bile etmiyoruz.
günbegün
bunu hissetmek daha kötü bilmekten.
sahi o kadar zaman nasıl oldu?
kim izin verdi?
kimin fikriydi?
ilk ne bitti?

Thursday, March 10, 2011

Slutty and Sluttier.


















Monday, March 07, 2011

everyone looks so good from here.

Bir uçtan diğerine.. Sabahın ilk ışıklarından, ay kendini belli edene dek. Dizlerimin üzerindeyim bu sefer, ki biri geri kalanımı öldürürken ciddi ciddi.. tüm ağırlığımın merkezi uykusuzluktan çöken gözaltlarım bugün. Yalnızlık bir hastalık değil belki ama hastalık yalnızlığın ta kendisi, orası kesin.

Friday, March 04, 2011

parallel highway.





ve
kabuk
düşer.

Tuesday, March 01, 2011

karşılama.

demiştim..
'dönüşü benzer gidişlerdenmiş bu akşam seyredeceğimiz.' diye..
hani üstünden yeteri kadar zaman geçtikten sonra,
kemerli burunlarımızı karşılıklı yerlerde sürttüğümüzdeki gibi..
bak bu da bir benzeri.
somurttum muydu tüm güzelliği giderdi içimdeki
yağmurun; sokak lambasının titreyen ışığını savururdu
buğulanmış camlarım,
sadeliği bayağılaşır hatta ayıplanır, sakınılırdı benden dile getirilmem.
sahip çıkamazdım altındakilere
sadece ıslatır,
ıslanır ve
hasta ederdim rüzgarı iliğine yedirdiğim
evsizlerle beraber kendimi..
kıskandıysam hasta düşer
ve bir daha hiç bir zaman iyileşemez
olurdum bu yüzle
bu topraklarda.
sadece kendime demiştim diyebilir ,
faydasız bekleşirdim yanımdakilerle beraber,
o da fayda etmez zaman sadece ezerdi
akrebi yelkovanın üzerinden,
beklemeye dayanamaz zehirlerdim dudaklarıma
aldığım sahte yarım gülümsemelerle kendimi..
canım yanardı.
..
canım yandı beklediğime.

Thursday, February 24, 2011

scienceofthings..

Monday, February 21, 2011

hafıza-i beşer nisyan ile maluldür.

şekle şemale
gerek yok..
kalbim sen dur
attığın yerde.
ne esaret,
ne de cesaret
bu tek ben..
bu bir'den ibaret.
ama
sen çal ,
sen vur..
sen;
gökten yerlere.

Monday, February 14, 2011

3 dikiş, iz kalmayacakmış..

Trakea orta hatta, mediastinal açılar tabiidir.
Akciğerlerde eksudatif veya intersitisyel lezyon imajı saptanmadı.
KTO fizyolojik sınırlardadır.
Diyafragma konturları düzgün, yükseklikleri doğaldır.
Bilateral kardiofrenik ve kostodiyafragmatik sinüsler açıktır.
Osseous ve yumuşak dokularda gross patoloji izlenmedi.
Sonuç: Reaktif spesifik enfeksiyon saptanmadı.

a view to a gape.

hazır imgelerden söz açılmışken,
fırsatını da yaratmışken denemeliydim.. 
'ne istersem mi?' dedim kan ter içinde..
bahşediliyordu ya bir lütufmuşcasına..
'evet, ne istersen.' diye tısladı rahatsız edici bir gülümsemeyle..
işte tam o zaman anlamalıydım..
aptallığıma doymayayım.
çenem kilitlenmiş,
önümde domalan
becerilmiş  ruha bakakaldım öylece.

Thursday, February 03, 2011

ikiyse bu..

 'ben'i affedebilir miyim bilmiyorum,
sebepsiz yere sabahın bir körü
şehirlerarası yolda tekrar ağlar
bulursam kendimi.. 
bir kez olsun
sorumlu aramaktan vazgeçip,
sorumsuzu olduğumu kabul edebilir miyim
kendi fikrimin..

Wednesday, February 02, 2011

bir.

gördüğüm rüyada yağmurlu bir öğleden sonrası
sana bir hikaye anlatmamı istiyorsun..
baylan'ın bahçesinde tanımadığım seni bekliyorum,
sırılsıklam içeri atıyorsun kendini..
sıcağa yakın diye karşıma oturuyorsun..
damlalar süzülürken karışmış uzun saçlarından
soğuktan kızarmış burnunu çekiyorsun
hiç bir şeyi umursamadan..
kafamı kaldırıp
göz göze gelmemiz arasındaki o yarım saniyede
ellerini ateşe tutarken bir yandan zamanı durdururcasına kaşıkladığım
limonlu dondurmama gözün takılıyor..
en son gülümsediğini görüp
uyanıyorum dudağımdan öptüğünde,
daha tanışamadan üstelik..
kim bilir ne çıkacaktı ağzından..
ince bir ah kazara her ısırdığımda acıyan..
bu, limon ekşisi tadı alıyorum uyandığımda..
rüya içinde rüya bu..
sen zaten gerçek olamayacak kadar tütiye iken..
sabahına uyandığın tek şey
dudaklarından  dudaklarıma bir hediye
hasta yatağımda sayıkladığım
hayal meyal anımsayabildiğin 3-5 kelime.

Monday, January 31, 2011

sen olmak zor olmalı.

iyi niyet bir lanet olsa gerek, hele ki saflıkla bezenmişse.. hadi gidip anne-babanızı suçlayın, sizi neden iki yüzlü ve çıkarcı yetiştirmedikleri için olmanız gerektiği kadar.. o kadar çiğ kaldınız ki karşılaştığınız insanların yanında, göremediniz bariz olanı.. hep bir yanlışlık olduğunu düşündürtürken sizlere, aklınıza gelemeyecek şeylerden sorumlu tutuldunuz.. çok fazla dudak payı kaldı size yöneltilen sorularla aranızda.. her zaman hazırcevap olamadınız zaten, şansınız  mutlaka yakanızdan düşecekti günün birinde.. bu bile iyiydi dediler yüzünüze, başarıydı ya bu kağıt üstünde, ve bunu duymak bir mükafatmışcasına. arkayı dönüp uzamak bir yana, susmayı da beceremiyorsunuz tüm o yavanlığınıza ek olarak.. hırsınız sizin için kazdı ya zaten arka bahçenizi, uzaklara gömülmeye ne gerek var.. öyle sağlam bir temel attınız ki kendinize, sırtınız 'doğrulmaz' artık. öyle tatlı yatarken uzandığınız dipte; görmeyi istediğiniz her an gözünüzün önünde kendinizi gömdüğünüz yere attığınız o işaret..
böyle böyle kayıyor şiraze.
fazla takılmamalı satır aralarındaki mesajlara gizli ya da açık..
ne 'senden', ne de 'senden' bahsediyordur.. üçüncü biri yok dedik ya.
zihni oyalayabilmek büyük bir lütuf, kendi kandırmacalarınızı alt edemiyoruz sonuçta oturup kafa patlattığınızda. yetmiyor, yetemiyorsunuz yanınızda çoğulu oluşturabileceklere, değil ki kendinize.. biz yavaş olalım yine de, saçımız başımız dağılmasın.. 
..
senin gibi kocaman gözleri var ve kocaman bir de ağzı, bu mu güzel dersen , o an yapıştırırım cevabı sen ne anlarsın diye.. evet, ben.. her boku bilen adam. ben kim miyim, herhangi biri.. herkesin sevdiği, en azından bir süreliğine.
love & other drugs ertesi kaçınılmaz olarak..

Sunday, January 30, 2011

Norodol Akineton Largactilin.

ona ilk kez dağın yükünü söylediğimde 'o avucunuzda tuttuğunuz bir taş, dağ değil' demişti. avucumdaki taşın taş olduğunu bilmediğimi sanıyordu. ve böylece bir kat daha artmıştı taşıdığım ağırlık. dağları, denizleri, ağaçları ... yani dünyayı, yani dağı nasıl taşıdığımı insanlara gösterebilmek için bir dağ boyutlarında maket yapıp, onu avuçlarıma sığdırmamı beklemek gibi bir mantıksızlığın peşinden koşuyor. bir de yeri geldiği zaman 'hastanın sözleri hastalıklı sözlerdir.

niye ajite bu hasta... nallayın şunu!

Saturday, January 29, 2011

serde mücrim olmak varmış.

dalgalar; sevdiklerinin artık dönmeyeceklerinden emin kadınların,
masallarını anlatırken başımı koyduğum gerdanları gibiydi,
sallanırdı aklım başımın içinde..
attığım çığlıklardan sesim kısılır;
yaşlı ruhum çocuk bedenimin içinde, küçük dünyamın başıma yıkılıp
boylu boyunca  ayakuçlarıma serildiğine
şahitlik ederdi gördüğüm düşlerde..
dalgalar alır ve götürürdü,
aslında içinde ben olmayan anılarımı,
ufuk çizgisinin ardında bir yerlere
göremezdim..

kimseye etmem şikayet ağlarım ben halime
titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime
perdi-i zulmet çekilmiş korkarım ikbalime
titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime

Friday, January 28, 2011

моја срећа.

maltepe mi, pendik mi?
soruma her maltepe dediğinde;
bilmeden
içimde bir yerleri
pastel boyalarınla
maviye boyuyorsam,
bil ki senin yüzünden..
bilmiyorsun ama
ben çok bencilim,
hatta senden bile daha fazla..
korkardım eğer benden olsaydın,
seni şimdikinden daha fazla
sevemez miydim diye.
rüyanda beni gör.

Thursday, January 27, 2011

quickie in a hospital cabin.

1.
doktor: çapkın mıyız? (süzme)
hasta: eh, herkes kadar..
2.
gerizekalı hemşire: şimdi mi yapacaksınız!! (abdest gider)
hasta: maksimum kaç dakikam var?
3.
bedbaht laborant: buraya değil şuraya koyun lütfen!! (anlatılmaz bir yüz ifadesi)
hasta: elimden geleni yaptım!..
..
her şey odaklanmayla alakalı her konuda olduğu gibi..
yüce devletlim, Bob Hoskins'de özel süitinde kamyon devirmeye benzemez bu işler.
allah kimseyi düşürmesin, en uyumlu insanı bile çıldırtabilir bu mekanlar..
herkese geçmiş olsun.

Tuesday, January 25, 2011

kahrolsun tüm emperyalist piçler!!!!!!!

yarın sabah erken kalkmamak..
koştur koştur traş olmamak
kahvaltı etmeden önce..
yüzünü kesmemek uzunca bir zaman sonra,
tam da cildi tahriş etmemeyi öğrenmişken üstelik..
temiz gömlek telaşı bir yana,
saniyeler kala trene yetişmek için
deparlar atmamak istasyona..
acelesi olmamak,
öğleden sonrası
lokmaları boğazına dizmemek,
saatle göz göze..
insan her şeye alışıyor;
koymuyor diye düşünüyor
hiç bir süreç..
zamanken her şeyin ilacı,
elbet geçmişte kalıcak
ama bu farklıydı bugün..
bu daha önceden tatmadığım
bir boktanlık..
ki
ihtisasın ne kadar boktanlık varsa
onun üzerine diye
demişti biri  bana..
''dostum hayatta hiç bir şey umrunda değilmiş gibisin sürekli..''
gülümsemiştim cevap vermeden,
artık bir alışkanlığa dönmüşcesine.
..
deseydim önemli olurdu,
ama her zamanki ben diyemedim
hiç bir şey.
..
sen..
hem haklısın,
hem de yanılıyorsun..
ben sadece
geç kalıyorum..
birileri
bir yerlerde
beni bekliyor..
malum karşıma çıkamazlar,
yakınlarına gidemedikçe ben..
bugün benim günüm beni tutmayın
ve hatta avutmayın..
********
son olarak
hayat, gidişat ne olursa olsun en güzel golünü sıkıştırıveriyordu uzatmalara,
tüm o sıkıcı maçların sonunda ısrarla tribünü
terketmeyen cefakar taraftarlar için.

Sunday, January 23, 2011

demo.

haftada 2 gün ses + sms +
aylık 1 gb internet =
95 x 24.
sahi o kadar yaşayacak mıyız?

Friday, January 21, 2011

maybe supernatural .

dedim ki sürprizlerden hoşlanmayan birine..
''hayat sürprizlerle güzel aslında.''
ters ters bakarken üstüne:
''önemli olan olması'' dedim..
''güzel ya da kötü olduğu değil.''
bu birinin karşına dikilip;
''sana birazdan okkalı bir tokat atıcağım'' demesi gibi bir şey..
yiyeceksen yersin değil mi?
tokat yiyeceğini bilirsen; ne zaman yiyeceğini bilemeyeceğinden paranoyak olur, abartılı tepkiler verirsin en önemsiz şeylere bile..
bilme işte her şeyi..
yiyeceğin varsa her türlü dökülecek ağzındaki süt dişleri.

ve kibirim..
o kadar büyük ki ;
hatta aynanın karşısında 'büyük' senden bile..
yerle bir olursa toparlanamamaktan korkmak gibi sanki bu ona hissettiğin..
parçaların yok yere dökülürken yerlere,
bir ses sağır ediyor kulaklarıma seni..
belki gerçekti,
belki çokca kurmaca.

Monday, January 17, 2011

kağıdın üzerinde yazılı olanlar sadece, bir anlamı var mı bilmiyorum.

(20.46-
karşıdan karşıya geçerken
biri direksiyonu kırar da
hızlanır ya diğeri sokak köpeğiymişcesine.
kelimeler gelmez,
aşklar biter,
hayaller durur 
yalnızca yanakları ısırır ya mevsim soğuğu..
dikkat et der gibi.

bir altgeçit lazım oldu da;
saklanılır diye geceyi geçirmeye,
bugün orayı bulduysan
vardır elbet bir nedeni..
..-21.01-..
bırak koşmayı.
bırak yorulmayı.
bırak
ezenle ezilen farklı yönlere
dönsün eksenlerinde
hiç buluşmayacasına..
ne ezeni ne  de ezileniyken kendi hikayenin..
inan senden başka kimse duymak istemez.
01.47)

Saturday, January 15, 2011

mavi/gri elim.

Bu kaya hayatım boyunca beni bekliyormuş.Varoluşundan beri, daha bir meteorken milyarlarca yıl önce uzayda buraya düşmeyi bekliyormuş.Tam buraya. Hayatım boyunca buraya sürüklenmişim.Doğduğum an, aldığım her nefes, yaptığım her şey beni buraya, evrendeki bu çatlağa sürüklemiş.
..
benden bu kadar kolay vazgeçeceğini tahmin etmemiştim.
127h.

Monday, January 10, 2011

tersane - ..

anlaşılmasını beklemiyorum..
saatim bozuk ama 21.56 benim için..
kaynarca..
pendik..
yunus..
kartal..
atalar..
cevizli..
ışıklar bir on saniyeliğine gider..
tekrar geldiğinde inilir.
görmek istemeyen biri, körden daha kör..
hızlı adımlarla yürür hala..
kim bilir..
belki  bunu  kaydetmiştir aklın.
..
every bad act
is stored on a magnetic tape
which we retain. kept in a secret vault
and evaluated
repeated and repeated with your code name
at the top of the file.
to be reviewed at your departure
for the pearly gates. 

..
anlamanı beklemiyorum,
tam yatmasın aklın hiç bir şeye.

Wednesday, January 05, 2011

gel.

senin buraya gelmenin sebebi sadece bizim gel dememiz değil, 
onların sana git demeleri.
hiç kimseye kötüdür deme.
aslında onlar,

bilmeden iyilik eden insanlardır.
..
ve bunu diyebildiğinizde,
yapabilecek insanların sayısı kadardır kalbinizi böleceğiniz parçalar.
(@thisth.)
Free Hit Counter