Friday, November 26, 2010

üç vakte..

senin en çok buralarını seviyorum. dikenlerin!
evet.. farkındayım.
gözlerini sakın açma..
neden?
en sevdiğim rengi tadıyorum şu an.
turuncu?
yanından bile geçemedin.
gideyim o zaman?
falcı olan ben değilim.
kalayım? 
farketmez.
ya dudaklar?
benim.
üç vakte?
üç vakte.
tamam, bir yere kaçtığım yok.
kim bilir? görücez.
korktum şimdi.

Monday, November 22, 2010

apart.

bazen sadece ağlayabilmek için neler verilmez ki?
...

Thursday, November 18, 2010

beklemek.

şu an ailesinin yanından beni
izlediğini farkedebiliyorum..
yapıp yapamayacağımdan emin olmadığını söyledi açıkça
dün akşam üzeri  kumsaldan eve hepberaber dönerken..
ve şimdi bu sabah,
boyu benden bir ben daha uzun olan
son bir dalga
beklediğim..
birazdan ufukta belirdiğinde,
eminim ki beş yaşımın verdiği cesaretle
gözlerimi kapayıp gülümseyerek
dikileceğim karşısına ..
ve sırf o görsün diye alabildiğim kadar nefesi de
küçük göğsümün içine sıkıştıracağım..
bilemiyorum;
eğer olur da sağ kalırsam ertesinde,
belki mayomdan çıkacak kumlar olur tek derdim sadece. 
kumsalda en çok onunla oynamak  güzel,
ama artık yüzmeyi öğrenmek istiyorum  bir an önce
etrafımızdaki çocuklardan farklı olarak.. 
ona dalgalardan korkmadığımı göstermeliyim
diğerlerinin aksine..
artık sadece benimle oynamalı,
birazdan yapacaklarımı gördüğünde..
ama bekle, önce babama mayomun bağını sıkılaştırmalıyım .

Monday, November 15, 2010

ve söğütlüçeşme..

perdelere ihtiyaç duyulmayan
belkide tek yeri burası şehrin,
sağa kırmadan önceki o son durakta in..
merdivenleri çık..
biraz sonra güneş doğacak ve 48 saate tamamlayacak uykusuzluğunu
nasıl olsa..
her tarafın ağrıyor..
bu acı.. bu haz.. bu her neyse..
siz bundan zevk alabilenler için tek nedeni,
banliyöden başka bir yerde
varolunamayacağının.
hazzın varlığı karışmış size göre
yolun gürültüsüne..
bir süre sonra alışıyorsun
ve vazgeçemiyorsun desenizde..
en kötüsüde bu ya;
alışmak..
hem de böylesine..
daha öncesinde böylesini
keşfetmemişken.
uyumaya gelmedik değil mi?

Sunday, November 07, 2010

ilk görüşte sis.

eve doğru yürürken
görüş mesafesi taş çatlasa,
çatlamaz ya on metre işte..
ev orada bir yerde diye
yürüyorum körü körüne..
kimseler yok sokakta,
bir tek evlerin yanan ışıkları
gördüğümü rüyadan ayıran..
bir sene bir gün kaymış zaten onca zaman..
cuma olmuş cumartesi.
havası aynı hava,
ben apaynı ben zaten..
tek farkı bu gecenin,
hayatımın üzerine çökmüş olan sis..
göremiyorum o ''başka''yı.

Friday, November 05, 2010

narciso rodriguez for him.

Bir rüyada
Elimde tuttuğumu,
elimde tutup hiç bırakmadığımı
Nereye bırakacaktım gerçekte? 
.. Artık herşey tüccarların elinde. 


ölüme sebebiyet vermek yazıyla mümkün olsa,
üstteki beşi  yeterli olurdu herhalde.
cür'et ya benimki..
sebebim olma birhan,
yaram derince.

tüccarlar hiç bir zaman hiç bir şeyi vaat etmezler;
siz, siz olun hummalı ummayın..
tüccarlar sadece 'elde'kileri alırlar çünkü.
Free Hit Counter