bahçeni artıklar dolduruyor, kokusu gitmiş
renkleri solmuş çiçekleri topluyorsun eve götürmeye.. bir zamanlar hayatın ta
kendisiyken şimdi... kısa anlara sıkıştırıyorsun kendini. beklemek daha
sancısız çünkü sadece yalan söyleyerek nefes alabilenlerin arasında geçerken
günlerin. bu geceyi sayarsak 1083 gece ve sıradaki 39. dolunay yaklaşan
yanlış hesaplamadıysam kayıtsız ama bir o kadar güzel geçen günün diyeti. niye
şimdi bu işgüzarlık, okunmayacak olduğunu bildiğimden belki. neyse kopuyoruz
gibi odağı kaybetmemeli. üzerine düşünürken, onu izlerken aldığımdan çok
daha fazla zevk aldığım bir dünyadan bakımsız kiralık duvarlara ve üstünkörü
makyajlara.. karşı durup, salonun ortasında birden hareketsizce dikilip
olmak istediğim yerdeyim oyunu tek kişilik, iki kişiye oynayan, tek perdelik oyunlar.
hikayenin "şimdi"si ise uzak gelecekteydi ya hep, sadece hatırlamamız
gerekecekti eskiden nasıl hayal ettiğimi. nasılsa unuttum ve artık beklemek de
sancılı. bunu okuyabileceğin her yere yazıyorum. bir tepki almak için değil,
sadece bilmenin bana iyi geleceğinden. '-de' için görsen bana kızardın kesin.
konuştukça yavanlaşıyor sözlerim, geç olduğu için -çalakalemleşiyor- cümlelerim.
sakladığım şeyler var hala. umarım kızmıyorsun senden aşırdıklarım
için bana. içini boşaltmak gibi bir niyetim yok ki hala çoğunu tam anladığımdan
emin değilim.
No comments:
Post a Comment