put no limits on the words
Thursday, July 30, 2020
Wednesday, December 27, 2017
Friday, April 07, 2017
o çiçekler..
masal mı gerçek mi,
değilse kimin düşünden yeni ayrılmıştı da denk geldim
bilemediğim,
bir kadın gördüm,
gördüğüme yemin edebilirim..
geceyi bir uçtan diğerine örtecek
geceden de karanlık bir kadın..
saçı,
gözleri,
kokusu bile kapkara bir kadın gördüm..
cesaret edip
elimi uzatsam parmaklarına dokunabilecek kadar yakın,
dokunsam olduğum yerde parçalarıma ayrılacağım
bir kadın gördüm..
yanında nefes dahi almadan,
sonsuz kere sonsuz kere sonsuz
an boyunca,
bana nasıl baktığını kafamın içinde tekrarlasam
bıkmayacağım bir kadın gördüm..
ve sonsuzluğun ertesi günü geldiğinde,
melekler yüzünü zihnimden silmeye geldiğini söylediğinde,
gözlerimi taşıyamazken başımın ucunda bulacağım
bana kapkara gülümseyen bir kadın gördüm..
bir sabah
başka bir göreceliliğe uyandım,
dünyamın altı üstüne gelmiş tepesinde..
içimdeki karanlığın iyileşmiş ardına yaslanıp,
gök kuşağıma döndüm,
kurak toprağıma yağmayı bekleyen yağmurun ertesinde..
duvarımdaki tek bir çift tutunmuş yaprağıma dokundum,
ve o an ensemden parmak uçlarıma beni uyaran,
anımsadığımı anımsadığım eskiden kalma bir his..
varlığını bilmek bile yetiyordu bana,
zamanın bir yerlerinde
düzlüğüme hala sımsıkı tutunan
yüzünü bile bilmediğim bir kadının.
değilse kimin düşünden yeni ayrılmıştı da denk geldim
bilemediğim,
bir kadın gördüm,
gördüğüme yemin edebilirim..
geceyi bir uçtan diğerine örtecek
geceden de karanlık bir kadın..
saçı,
gözleri,
kokusu bile kapkara bir kadın gördüm..
cesaret edip
elimi uzatsam parmaklarına dokunabilecek kadar yakın,
dokunsam olduğum yerde parçalarıma ayrılacağım
bir kadın gördüm..
yanında nefes dahi almadan,
sonsuz kere sonsuz kere sonsuz
an boyunca,
bana nasıl baktığını kafamın içinde tekrarlasam
bıkmayacağım bir kadın gördüm..
ve sonsuzluğun ertesi günü geldiğinde,
melekler yüzünü zihnimden silmeye geldiğini söylediğinde,
gözlerimi taşıyamazken başımın ucunda bulacağım
bana kapkara gülümseyen bir kadın gördüm..
bir sabah
başka bir göreceliliğe uyandım,
dünyamın altı üstüne gelmiş tepesinde..
içimdeki karanlığın iyileşmiş ardına yaslanıp,
gök kuşağıma döndüm,
kurak toprağıma yağmayı bekleyen yağmurun ertesinde..
duvarımdaki tek bir çift tutunmuş yaprağıma dokundum,
ve o an ensemden parmak uçlarıma beni uyaran,
anımsadığımı anımsadığım eskiden kalma bir his..
varlığını bilmek bile yetiyordu bana,
zamanın bir yerlerinde
düzlüğüme hala sımsıkı tutunan
yüzünü bile bilmediğim bir kadının.
Etiketler:
fiction,
leben,
superunknown
Wednesday, April 05, 2017
from her to eternity.
hayal bu ya günahı sevabı bir biri çıkar,
kimsenin bilmediği bir dağı defterine kazar,
uykuları rüyaya yatırır geceden,
bir dileğini tutar dağın,
dağın eteğindeki bir çocuk dileğini duyar,
uykusunda verir son nefesini çocuk.
hayal bu ya günahı sevabı bir biri çıkar,
eksilir anlamı dağın, dileğin, sabahın.
çocuklar uyumaz,
çocuklar duymaz olur,
dilekleri, günahları ve sevapları..
kimsenin bilmediği bir dağı defterine kazar,
uykuları rüyaya yatırır geceden,
bir dileğini tutar dağın,
dağın eteğindeki bir çocuk dileğini duyar,
uykusunda verir son nefesini çocuk.
hayal bu ya günahı sevabı bir biri çıkar,
eksilir anlamı dağın, dileğin, sabahın.
çocuklar uyumaz,
çocuklar duymaz olur,
dilekleri, günahları ve sevapları..
Thursday, March 30, 2017
Altan her masalın kendi sonu varmış.
bana güveniyor musun dedi,
adımlarını geri atmaya başlamıştı çoktan..
sonra sonra
olmayan birini arıyorsun dedim,
bu sokakta değil kendisi
ve dahi hiç geçmedi buradan..
sus dedi, sus ve kaybol,
al ne varsa yanında getirdiğin,
gördüğün, açlığını çektiğin
her ne kadar hastalıklı cümlen varsa..
hastasın dedim,
eskiden hislerini aylarla,
yıllarla ölçerdin..
şimdiyse tek bir an için
büyüyemediğini farkettin ve o his
kötürüm kaldı,
uyduruk bir dövme gibi teninde..
sen soldu dedi,
gözlerinin bebeği soldu,
ciğerlerim soldu,
sindi üzerine o geceki sisin içindeki ağırlık,
koşacak halin yok
zillere
basıp kaçmaya dedi..
kulaç atmaya
derine dalmaya,
biraz daha,
az daha,
daha kal içimde dedi..
suya daldın,
bir kulağın tıkandı,
suya daldın,
gözlerim yandı,
suya daldın,
bir daha çıkamadık yüzeye.
hiç mi yok dedi,
hiç yok dedim,
yok, yok , yok..
neyi anlamıyorsun Allah'ın cezası dedi kibarca
bambaşka biri.
son dedi,
bu son.
..
son.
uç Altan uç,
bekleme yapma.
adımlarını geri atmaya başlamıştı çoktan..
sonra sonra
olmayan birini arıyorsun dedim,
bu sokakta değil kendisi
ve dahi hiç geçmedi buradan..
sus dedi, sus ve kaybol,
al ne varsa yanında getirdiğin,
gördüğün, açlığını çektiğin
her ne kadar hastalıklı cümlen varsa..
hastasın dedim,
eskiden hislerini aylarla,
yıllarla ölçerdin..
şimdiyse tek bir an için
büyüyemediğini farkettin ve o his
kötürüm kaldı,
uyduruk bir dövme gibi teninde..
sen soldu dedi,
gözlerinin bebeği soldu,
ciğerlerim soldu,
sindi üzerine o geceki sisin içindeki ağırlık,
koşacak halin yok
zillere
basıp kaçmaya dedi..
kulaç atmaya
derine dalmaya,
biraz daha,
az daha,
daha kal içimde dedi..
suya daldın,
bir kulağın tıkandı,
suya daldın,
gözlerim yandı,
suya daldın,
bir daha çıkamadık yüzeye.
hiç mi yok dedi,
hiç yok dedim,
yok, yok , yok..
neyi anlamıyorsun Allah'ın cezası dedi kibarca
bambaşka biri.
son dedi,
bu son.
..
son.
uç Altan uç,
bekleme yapma.
Tuesday, February 28, 2017
Saturday, December 24, 2016
Subscribe to:
Posts (Atom)