Monday, March 08, 2010

cut it, heal it, do it again..

'ağrı' insanın yabancısı olmadığı bir duygu, zamanla içinde ehlileştirebilip, aklında uzunca bir süre hiç karşılaşmayacağı bir yerlere bile kaldırabiliyor pekala.. ağrı.. telaffuz ettiğimde  bana görünmezliği, kapalılığı çağrıştırıyor bir yerlerden .. derinin altında farksız görünse de göze diğer yerlerden eğer dikkat edilirse parmak uçlarıyla hissedilebilecek kadar da belirgin bu meret.. ama pek bi iyi huylu izin verdiğin sürece ses çıkarmadan orada öylece bekleyebiliyor kendisinin gözden düşmesine ses etmeyip, bozulmuyor etmiyor. ait değil  olduğu yere ama nefes almadan saklanıyor.
'acı'ysa her şeyin sonundaki aptallık fazlasıyla elinizde kalan.. kaldırımın soğukluğu kadar  faydalı insana, hele ki   uluorta herkesin görebileceği  açık bir yaraysa yüzünüzde.. apaçık olan.. dilek kuyusunun önünde beş parasız dikilenleri uzaktan izleyebiliyorsunuz sadece.. sonunda varacağı yer buysa kalsın..  karşılaştırmak, karşılaştırılmak hep karşı durduğum kelimelerdi kim olursa olsun karşımdaki.. ne için?
bu kadar eziklik yeter.. 
ne ağrı, ne acı..
bitsin.
..
''etrafımda aç kurt çocuklar vardı gözlerimi açtığımda.. birinin ağzında elim, diğeri bileğimi  kavramış  bacağımdan ayırmaya çalışıyor. kızardı tüm görüşüm, gözlerimi kapatıcak oldum bir an, kızıl karlar yağmaya başladı göz kapaklarımın benden olan tarafına.. tamam dedim,  buna benziyor dedikleri vazgeçecektim orada o an kendimden bu kadar kolay.. bir an durdu hayat, sonra boş elime değdi bir bıçağın paslı ucunda. bakmadım nereye savurduğumu, bir an duraksadı elimi kapan, canı acımış mıydı benim kadar diye düşündüm bir an, bırakınca elimi yerindeydi parmaklarım sıyrılmış etime rağmen.. ona ihtiyacım vardı ne kadar iş görmese de diğerinden kurtulmak için.. belki koşamayacaktım tekrar ama üstünde durmam gerekiyordu yine de en azından.. yaralı elimle çenesini tutup diğer elimdeki bıçağı yerleştirdim dişlerinin arasına.. etimi ısırdığı o aynı iştahla ısıramadı
bıçağı ama tadını aldığında pasın çoktan bırakmıştı yardığı bileğimi.. aç da olsalar kurt da olsalar çocuklardı hepsi sonuçta ne kadar hırlasalar da bağıramadım.. ama biraz daha kalırsam işimi görmeleri kolaydı bu halimle.. ve ne olursa olsun tadımı almışlardı bir kere.. ayağımı sürüyerek uzaklaştım kalan tüm gücümle.. acı bu dünyanın diğer adıydı aç kurt çocuklara göre. bir an döndüğümde
içlerinden biri hangisi seçemedim -iyi anları hatırla- dedi kulağımın duyabileceğince yüksek .. -iyi olan bir şey kalmadı- dedim canım acırken, dönüp kaybolmuşlardı çoktan ben cümlemi bitiremeden.''

No comments:

Free Hit Counter