Wednesday, February 10, 2010

smile.

ilkin..şöyle derin bir nefes alarak en güzel sesinle
don't it make u smile?
don't it make u smile?
when the sun don't shine (it don't shine at all..)
don't it make u smile 

i miss you already
i miss you always
i miss you already
i miss you all day
this is how i feel
..dersin
hissettiğin budur,öyle hissedersin ki..ve sonra gülümsemesini gördüğünde yok yok aslında..
make my getaway
time on my own
leaving's a better way
to find my way home
to your smile ... smile 

diye sayıklarken bulursun kendini..
hani inancın kırılmıştı,inanmıyordun ya hiç bir şeye..bir anda döndürür seni..tek gülümsemesiyle.
ne yaptım,ne yapıyorum dersin..o an ne yazıyorsan,ne çiziyorsan,ne düşünüyorsan bırakırsın..
her şey o kadar hafifler ki..tüm ağırlıklarından kurtulmuşcasına..
bu kadar güzel bir gülümsemeyi bozmamalı hatta gülümse sende dersin kendine..

+kendini mi kandırıyorsun?
-evet,büyük ihtimalle.
+ama güzel değil mi?
-kesinlikle.
+tanrı gülümsemesini korusun.
-korusun.
+hepsinin.
-hepsinin.

resim yok,yazı yok..benle ilgili hiç bir şey yok ne aklımda ne de başka bir yerde..var değilim şu an..
ama gülümseyebiliyorum.
hikayemde bahsettiğim canavar ben değilmişim..belki bir gün yazmaya devam ederim yeniden..güzel şeyler söylerim yine..o güne kadar emanet ediyorum içimdekileri..her şeye değerdi,her anına.
ve umarım bir gün affedilirim tek pişman olduğum şey için.

bu kutsal gerçeklikte, bu kutsal deneyimde. burada olmayı seçtiğim bu beden. 
burada yalnız olmadığımı hatırlat bana
bu beden, bu beni tutan bedenle sonsuz hissediyorum ve bütün bu acının yanılsama olduğunu.

sunay.

No comments:

Free Hit Counter